GEBELİKTE VAJİNAL KANAMA-DÜŞÜK TEHTİDİ

Vajinal kanama;  Gebeliğin ilk üç ayında (0-14 hafta arası ), tüm gebeliklerin %20 ile %40’ında görülebilen istenmeyen bir durumdur. Kanama sık olmakla birlikte, tüm gebeliklerin %15-20’si  klinik olarak tanı konmuş gebeliklerin de  sadece %8’i düşükle sonuçlanır. Aslında 7-11 hafta arası canlılığı anlaşılmış kanaması olan gebelerde, düşük tehtidi olsa da bu gebeliklerin  %90-96’sı düşükle sonuçlanmaz ve gebelik devam eder.

Fizyolojik ya da rahime tutunma kanaması: Yumurtanın döllenmesinden 10-14 gün sonraki döneme denk gelen genelde beklenen ve geciken adet günü ve ona yakın günlerde görülen, çok az miktarda daha çok lekelenme tarzında olan kanamadır. Döllenen yumurtanın rahime tutunmasına bağlı olduğu düşünülür. Herhangi bir müdahale gerekmez.

Erken gebelik haftasında ( 6 haftadan önce ) ve az miktarda olan kanamalarda gebeliğin devam etme olasılığı çok daha fazladır.  Gebeliğin ilk üç ayından sonra devam eden veya kanama miktarı fazla olduğunda ise düşük ihtimali artar.

Anne adaylarının en çok endişe ettikleri şey kendilerinin düşük tehtidine veya düşüğe yol açacak herhangi bir şey yapıp yapmadıklarıdır. Düşük tehtidi olan ya da düşükle sonuçlanan gebeliklerin çok büyük kısmında anne adayının yaptığı ya da yapmadığı bir şey sorumlu değildir. Düşük, çoğunlukla baştan beri normal büyüme ve gelişme göstermeyen gebeliklerde olur. Bu nedenle de düşük tehtidi olan gebelerde ne yazık ki kesin etkili olduğu gösterilmiş bir tedavi yöntemi yoktur. Bazen biz doktorlar düşük tehtidi olan gebelere yatak ıstırahati yapmaları, ağır kaldırmamaları, ilişkide bulunmamaları gibi önerilerde bulunur ve/veya bazı ilaçlar reçete ederiz. Bu öneri ve tedavilerin anne adayı ve bebeğe belirgin bir zararı olmamakla birlikte düşüğü engelleyebildikleri yönünde de bir kanıt yoktur.

 

DÜŞÜK RİSKİNİ ARTTIRAN FAKTÖRLER:

1-İlerlemiş anne yaşı: Sağlıklı kadında kendiliğinden olan düşüklerde en önemli risk faktörüdür. Genel olarak tüm yaşlarda düşük oranı %11 civarındayken artan anne yaşı ile birlikte düşük riski de artmaktadır. 20-30 yaş arasında düşük riski % 9-17, 35 yaşında %20, 40 yaşında % 40 ve 45 yaşında da % 80 civarındadır.

2-Daha önce düşük yapmış olmak: Daha önceden düşük yapan anne adaylarında düşük riski daha fazladır. Bir kez düşük yapanda tekrar düşük yapma riski % 20, daha önce 2 kez düşük yapanlarda %28 ve üç veya daha fazla düşük yapanlarda da % 43 dür. Daha önce sağlıklı doğum yapanlarda da buna ters olarak düşük riski daha azdır

3-Sigara: Ağır sigara içicilerinde düşük riski 3 katına kadar çıkmaktadır.

4-Alkol: Orta ve ağır derecede alkol tüketen gebelerde düşük riski artmaktadır.

5-Ağrı kesiciler:  Gebeliğin oluştuğu döneme yakın zamalarda kullanılan ağrı kesiciler düşük riskini arttırabilmektedir. Asetaminofen içerenler ( Parol-Minoset )   haric

6-Kafein: Az miktarda kullanımda düşük riskini arttırmamakla birlikte, günde 10 bardak ve üzerindeki aşırı tüketimde düşük riskini arttırmaktadır.

7- Aşırı zayıf veya aşırı kilolu olmak: Vücut kitle indeksi (VKİ) 18.5’in altında veya 25’in üzerinde olan aşırı zayıf veya aşırı kilolu gebelerde düşük riski artmaktadır.

8- Yüksek ateş: Çok kesin olmamakla birlikte gebelik boyunca uzun süreli 37.8°C ve üzeri ateş düşük riskini arttırabilmektedir.

9- Gebelik öncesi yüksek tansiyon: Düşük riskini arttırabilmektedir.

10- Düşük vitamin D düzeyi: Çok net ve her düzeyde vitamin D eksikliğinde olmamakla birlikte, çok ciddi vitamin D eksikliği olanlarda (50 nmol/L’ün altında )  düşük riski daha fazladır.